
DAVA KONUSU:
Polisin, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü kapsamında “suç tasnii,iftira” fiilini işlediğinden bahisle meslekten çıkarılması.
DANIŞTAY KARARININ ÖZÜ:
Fiilin işlendiği tarihten davanın sonuçlandığı tarihe kadar geçen sürede mevzuatın değişmesi halinde, kişi lehine olan hükmün uygulanacağı ilkesi gereğince; fiilin, sonradan yürürlüğe giren 7068 sayılı Kanun’da suç olarak sayılmaması nedeniyle verilen ceza hukuka aykırıdır.
KARAR NUMARASI:
Danıştay İkinci Dairesinin Esas No: 2021/7160, Karar No: 2024/5077 sayılı kararı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/7160
Karar No : 2024/5077
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Bakanlığı
VEKİLİ : 1. Hukuk Müşaviri Yrd. ...
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi, ... İdari Dava Dairesince verilen ... günlü, E:..., K:... sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; davacının Kırıkkale İl Emniyet Müdürlüğü ... Şube Müdürlüğünde 3. sınıf emniyet müdürü olarak görevli olduğu dönemde yapılan disiplin soruşturması sonucunda, T.D.'nin dinlemesini yapmak üzere düzenlenen iletişime müdahale talep formu ve mahkeme üst yazılarında imzasının bulunması nedeniyle “suç tasnii, iftira'' ve ''kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek” suçlarını işlediğinden bahisle, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. ve 8/12. maddeleri uyarınca iki kez meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin ... günlü, ... sayılı İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : ... İdare Mahkemesince verilen ... günlü, E:..., K:... sayılı kararla; İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan denetimlerde, terör örgütleri ve organize suçlarla mücadele kapsamında iletişimin tespit edilmesi, dinlenmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi çalışmaları ile ilgili işlemlerde bir takım usulsüzlükler, hukuka ve mevzuata aykırılıklar bulunduğundan bahisle düzenlenen 28/08/2014 günlü soruşturma raporuna istinaden, davacının Kırıkkale Emniyet Müdürlüğü ... Şube Müdürlüğü'nde 3. sınıf emniyet müdürü rütbesiyle görev yaptığı dönemde, T. D., A. S. ve S. G. isimli şahısların iletişimlerinin dinlenmesine gerekçe gösterilen faaliyetle/örgütle dinlemeyi gerektirecek ölçüde irtibat ve iltisakının olmamasına rağmen, dinleme kastı ile hakim kararına esas yazıları hazırlamak ve gerçekçi sebeplere dayanmadan suç uydurmak suretiyle, sahte isimlerle dinleme talep ederek yargı makamlarını yanılttığı sabit olduğundan, eylemlerine uyan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6 ve 8/12. maddeleri gereğince iki kez "meslekten çıkarma" cezasıyla tecziye edildiği, davacı hakkında usulüne uygun soruşturma yapıldığı ve fiillerin sübuta erdiği soruşturma rapor ve eklerinden anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, her ne kadar davacı tarafından bir alt ceza verme hususu uygulanmadan ceza verildiği ileri sürülmüşse de, davacının işlediği suçun niteliği, işleniş biçimi ve mesleğin özellikleri dikkate alındığında anılan Tüzüğün 15. maddesi hükmünün uygulanamadığı görüldüğünden bu iddiasına itibar edilmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti : ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince verilen temyize konu kararla; davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün yasal dayanağını oluşturan 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun 83. maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, soruşturmanın tarafsız ve objektif kriterlere göre yürütülmediği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN CEVABI : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Danıştay Beşinci Dairesi tarafından, Danıştay Başkanlık Kurulunun 18/12/2020 günlü, K:2020/62 sayılı kararının "Ortak Hükümler" kısmının 6. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen dosyada, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacının, Kırıkkale İl Emniyet Müdürlüğü ... Şube Müdürlüğünde 3. sınıf emniyet müdürü olarak görevli olduğu dönemde yapılan disiplin soruşturması sonucunda, T.D.'nin dinlemesini yapmak üzere düzenlenen iletişime müdahale talep formu ve mahkeme üst yazılarında imzasının bulunması nedeniyle “suç tasnii, iftira'' ve ''kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek” suçlarını işlediğinin sübuta erdiğinden bahisle, İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun ... günlü, ... sayılı kararıyla, Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. ve 8/12. maddeleri uyarınca iki kez meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Anılan kararın iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8. maddesinin 6. fıkrasında, "suç tasnii, iftira", yine aynı maddenin 12. fıkrasında, "Kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek" fiilleri "meslekten çıkarma" cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışlar arasında sayılmıştır.
7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8/6-h maddesinde de, "Kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek" fiilinin "meslekten çıkarma" cezasını gerektirdiği öngörülmüştür.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
-Tüzüğün 8/6. maddesi uyarınca verilen meslekten çıkarma cezası yönünden:
Anayasa Mahkemesi'nin 13/01/2016 günlü, E:2015/85, K:2016/3 sayılı kararı ile; Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü uyarınca verilen dava konusu disiplin cezasının yasal dayanağı olan, 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun 83. maddesinin birinci cümlesinin, "yaptırım konusu eylemleri yasal düzeyde belirlememesi ve bireylerin hangi somut olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine yasal çerçevede imkan tanımaması nedeniyle, Anayasa'nın 38. ve 128. maddelerine aykırı olduğu" gerekçesiyle iptaline karar verilmiş ve anılan madde, 08/03/2018 günlü, 30354 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 7068 sayılı "Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun"un 37. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
08/03/2018 günlü, 30354 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7068 sayılı Kanun'un Geçici 1. maddesi ile "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 657 sayılı Kanun, 6413 sayılı Kanun ve 3201 sayılı Kanun ile 23/3/1979 tarihli ve 7/17339 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre re'sen veya yetkili disiplin kurullarınca verilmiş olan disiplin cezaları bu Kanun hükümleri uyarınca verilmiş addolunur." kuralı getirilmiştir.
Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesinde; "hırsızlık, gasp, dolandırıcılık, irtikap, rüşvet, zimmet, ihtilas, ırza geçme, ırza tasaddi, sahtecilik, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, kalpazanlık, kasden adam öldürme veya bu suçları işlemeye teşebbüs etmek, emniyeti suiistimal, yalan yere tanıklık, yalan yere yemin, suç tasnii, iftira" meslekten çıkarma cezasını gerektiren eylemler olarak hükme bağlanmıştır. 7068 sayılı Kanun'da, Tüzük'ün 8/6 maddesindeki fiillere ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiş; anılan Kanun'un 9. maddesinde, Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiiller ile ilgili olarak, 657 sayılı Kanun hükümlerinin; 34. maddesinde ise, bu Kanun'da hüküm bulunmayan hallerde 657 sayılı Kanun'un disipline ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
7068 sayılı Kanun'un atıfta bulunduğu 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin 1. fıkrasının E bendinin (g) alt bendinde, "memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" fiili, Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır.
09/05/2014 günlü, 28995 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 16/01/2014 günlü, E:2013/110, K:2014/8 sayılı kararıyla; "Dava konusu kuralda belirsiz olduğu ileri sürülen “memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerin” tümünün önceden öngörülmesinin ve tespitinin olanaksız olduğu ve söz konusu hareketlerin tek tek ortaya konulmasının mümkün olmadığı, normun daha kesin ve açık bir düzenlemeye olanak tanımaması nedeniyle kullanıldığı anlaşıldığından anılan kavramların kullanılmasında belirlilik ilkesine aykırılık bulunmamaktadır."
...
"İdarenin faaliyetleri çok çeşitli, karmaşık ve değişken olduğundan disiplin cezasını gerektirecek fiillerin tümünün kanunda tek tek belirlenmesi güçtür. Kuralın incelenmesinden de görüleceği üzere memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketler denilmek suretiyle disiplin cezası gerektiren fiil ve hareketlerin çerçevesinin çizildiği anlaşılmaktadır." gerekçesiyle 657 sayılı Kanun'un 125/E-g maddesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına karar verilmiştir.
Anayasa'nın milletvekili seçilme yeterliğini düzenleyen 76. maddesinin 2. fıkrasında, "zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas" gibi suçlar, yüz kızartıcı suçlar olarak sayılmış; eylemin yüz kızartıcı olup olmadığına ilişkin belirleme yapılmıştır.
Öte yandan, idare hukuku alanında, kural olarak idari işlemlerin yargısal denetimi tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yapılmaktadır. İdari işlem niteliğindeki disiplin cezasının da tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yargısal denetiminin yapılması gerekmekte ise de, lehe olan normun uygulanması ilkesinin disiplin cezaları yönünden de geçerli olduğunun kabulü gerekmektedir. Dolayısıyla fiilin işlendiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan mevzuat ile daha sonra yürürlüğe giren mevzuat hükümleri farklı ise, disiplin cezası ile cezalandırılacak olan kişilerin lehine olan mevzuat hükmü dikkate alınmalıdır.
Buna göre; Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesine dayanılarak tesis edilen dava konusu disiplin işleminin, 7068 sayılı Kanun'un Geçici 1. maddesi uyarınca, 7068 sayılı Kanun kapsamında verilmiş sayılacağı; ancak Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesi hükmü gereği meslekten çıkarma disiplin cezasını gerektiren "suç tasnii, iftira" suçlarının, 7068 sayılı Kanun'da disiplin cezasını gerektirecek eylemler olarak düzenlenmediği; yine anılan fiillerin Devlet memurluğu sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketler kapsamında da olmadığı dikkate alındığında, bu fiillere istinaden Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesi uyarınca verilen disiplin cezasında, hukuka uygunluk değerlendirmesinin, anılan Tüzüğe göre lehe düzenleme olan 7068 sayılı Kanun çerçevesinde yapılması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda, davacının disiplin cezası ile cezalandırılmasına temel olan ve Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 8/6. maddesinde yer alan "suç tasnii, iftira" fiilleri, mevcut hukuki durum itibarıyla 7068 sayılı Kanun ile herhangi bir cezai yaptırıma bağlanmayarak disiplin suçu olmaktan çıkarıldığından, davacı hakkında anılan Tüzüğün 8/6 maddesi uyarınca tesis edilen dava konusu disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
-Tüzüğün 8/12. maddesi uyarınca verilen meslekten çıkarma cezası yönünden:
Kamu görevlilerinin disiplin cezasıyla cezalandırılabilmeleri için; disipline aykırı eylem veya işlemlerinin sübut bulup bulmadığının usulüne uygun olarak yapılacak soruşturma ile ortaya konulması, soruşturma aşamasında kamu görevlisinin lehinde ve aleyhinde olan her türlü bilgi ve belgenin toplanması, bilahare disipline aykırı davranış olarak tespit edilen eylemin hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanarak bu eyleme uygun olan disiplin cezası maddesinin tayini ve uygulanması gerekmektedir.
Bu bağlamda, yapılan soruşturma sonucunda disiplin cezası verilebilmesi için, suça esas fiilin sübuta erdiğine ilişkin tespitin, hukuken geçerli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut delillere dayanması gerektiği; aksi durumda; Anayasa, uluslararası sözleşmeler ve yargı kararları ile güvence altına alınmış bulunan masumiyet karinesinin ihlali sonucunun doğabileceği açıktır.
Belirtilen hususlarla birlikte; Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun, Karar Tarihi:02/07/2020, Başvuru Numarası:2016/14253 olan "Barış Baş" başvurusunda verdiği kararın 56. paragrafında; "Ceza muhakemesi hukuku ve disiplin hukuku farklı kural ve ilkelere tabi disiplinlerdir. Disiplin hukuku kurumun iç düzenini korumayı amaçlayan ve bunun için kamu görevlilerinin mevzuata, çalışma düzenine, hizmetin gereklerine aykırı fiillerine yönelik olarak uygulanacak yaptırımları ve bu yaptırımların uygulanmasındaki usul ve esasları düzenleyen bir hukuk alanıdır. Bazı hâllerde ise kamu görevlisinin fiili ceza hukuku kapsamında suç tanımına uymasının yanı sıra disiplin hukuku yönünden de sorumluluk gerektiren bir mahiyet taşıyabilir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Özcan Pektaş, B. No: 2013/6879, 2/12/2015, § 25; Kürşat Eyol, § 30)."; 58. paragrafında ise; "Adli ve idari makamların kendi görev sınırlarını aşarak kişiyi suçlu ilan etmesi veya bu bağlamda birtakım çıkarımlarda bulunması masumiyet karinesinin ihlaline yol açabilir. Masumiyet karinesi kapsamındaki güvencelerin sağlanıp sağlanmadığının tespiti yapılırken ise kararın gerekçesinin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekir (Galip Şahin, § 48; M.I., B. No: 2012/1268, 30/12/2014, § 50). Bu kapsamda karar vericilerin kullandıkları dil kritik önem taşır (Mustafa Kıvrak, B. No: 2013/3175, 20/2/2014, § 36). Kamu makamlarının işlem ya da kararlarında belirttikleri gerekçeler veya kullandıkları dil nedeniyle bireye cezai sorumluluk yüklememeleri, ceza mahkemeleri tarafından suçlu bulunmamış bireyin masumiyeti üzerine gölge düşürülmesine sebebiyet vermemeleri gerekmektedir (Galip Şahin, § 47)." değerlendirmelerine yer verildiği görülmektedir.
Dava dosyasına sunulan belgeler ile Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinden gerçekleştirilen incelemelerde; davacının, dava konusu işleme dayanak gösterilen olaydaki (T.D. isimli şahsın iletişiminin dinlenmesi) fiili nedeniyle yargılandığı ceza davasında, davacı hakkında "kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" suçundan, ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararıyla; "atılı suça yönelik suç kastı tespit edilemediğinden beraatine" hükmedilmiş, anılan kararın temyiz edilmekle Yargıtay ... Ceza Dairesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararıyla; "4483 sayılı Kanun'un 2. maddesi gereğince soruşturma izni alınması gerektiği gözetilmeden, genel hükümlere göre açılan davaya devam olunarak yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı olup, sair yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebepten dolayı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca bozulması" üzerine ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararıyla "davanın düşmesine" karar verilmiştir.
Bu durumda; davacıya isnat edilen fiilin aynı zamanda Ceza Kanunu bakımından da suç olduğu ve yapılan ceza yargılaması sonucunda üzerine atılı suç yönünden önce "beraat" ve sonrasında "düşme" kararları verildiği göz önünde bulundurulduğunda, disiplin soruşturmasında davacının "Kasıtlı olarak gerçek dışı rapor vermek veya tutanak düzenleyip imza etmek veya ettirmek" fiilinin sübut bulduğuna ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşılmakla, davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararına ilişkin istinaf isteminin reddine dair temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE,
2. ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince verilen ... günlü, E:..., K:... sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 2/b fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 6545 sayılı Kanun'la değişik 50. maddesinin 2. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın, kararı veren ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na 6545 sayılı Kanun'un 27. maddesi ile eklenen Geçici 8. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23/10/2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.